Sibel Öztopçu / Bursam Medya
2024 yılının bitmesine günler kalmışken insanlarda oluşan stres ve kaygı bozukluğu beraberinde geçmişlerine olan özlem artmaya devam etti. Büyük küresel olaylar birçok şeyi etkilediği gibi insanların ruh halini de bir hayli değiştirdi. Her ne kadar pandeminin bu durumu tetiklediği düşünülse de öncesinde görülen artış eğilimi araştırmalarla da sabit. Dünya Sağlık Örgütü, 2020 yılında sokağa çıkma yasakları ve diğer kısıtlamaların getirilmesiyle birlikte anksiyete bozukluklarında yüzde 25,6’lık bir artış olduğunu bildirmişti.
Tüm dünyada ve Türkiye’de giderek artan bu durumu Bursam Medya‘ya değerlendiren Bursa Teknik Üniversitesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nilüfer Rüzgar, önemli açıklamalarda bulundu.
Rüzgar’ın açıklamaları şu şekilde:
“MAALESEF HAYAL KAVRAMI ANLAMINI YİTİRMEKTE”
Doçent Doktor Rüzgar, “Bursa ilimiz özelinde halkımızın nabzını tuttuğumuzda da bu değişikliğe yol açan parametrelerin sadece coğrafya kaynaklı değil kuşak farklılıklarından kaynaklı olduğunu görebiliyoruz. Bununla beraber bir diğer dikkat çeken nokta da genel olarak halkın geçmişe özlem duyuyor olması. Bu parametreleri değerlendirip yorumlamak gerekirse, öncelikle elbette ki son dönemde toplumun her kesiminin yoğun bir şekilde hissetmekte olduğu ekonomik kaygılar aslında kişilerin duygu durumunu en çok belirleyen etkenlerden biri. Halkın ağırlıklı olarak geçmişteki, alım gücünün nispeten daha yüksek olduğu yıllara özlem duyduğunu vurgulaması da bunun en büyük kanıtı. Ancak burada dikkat çeken iki nokta var: Bunlardan ilki, ilk ve orta öğretim yıllarında, hiçbir sorumluluğun olmadığı, dolayısıyla geçim sıkıntısı diye bir mevhumun da olmadığı yıllara duyulan özlem. Yaş ilerleyip yetişkinlik sorumlulukları sancılı bir biçimde, hele ki ekonominin de bu sancıları şiddetlendirdiği bir süreçle omuzlara yüklenince elbette ki halkımızın da nefesi daralmakta ve geçmişe özlem duymakta. Gençliğin enerjisi ve pervasızlığı ile hayaller peşinde geriye bakmadan rahatlıkla koşulabilirken hem yaş aldıkça hem de ekonomik sıkıntılar gün be gün arttıkça bırakın hayal peşinden koşmak, maalesef hayal kavramının anlamı bile unutulmaya yüz tutmakta. Bundan dolayı da halk geçmişte en mutlu hissettiği, evlendiği gün gibi çocuğunu kucağına aldığı gün gibi ekonomik açıdan daha ferah olduğu zamanlar gibi ve hatta takımının şampiyon olduğu gün gibi kendisini en iyi hissettiği günlere özlem duymakta” dedi.
“GEÇİM SIKINTISI GİDEREK ARTTI”
Bursa Teknik Üniversitesi İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Nilüfer Rüzgar, “Dikkat çeken ikinci noktaya gelirsek, yukarıda da bahsettiğim gibi kuşak farklılıkları göze çarpmakta. Daha ileri yaştaki vatandaşlar ülkenin içinden geçtiği hemen hemen tüm ekonomik süreçlere ve buna ek olarak ekonominin de etkisiyle yaşanan sosyolojik evrime şahit oldukları için bakış açıları yeni kuşaklara nazaran çok daha farklı. Özellikle 1965-1980 ve 1981-1995 kuşak mensupları yaşları itibarıyla her türlü değişime hâkim olmalarından dolayı, arkadaşlık ve hatta aile içi ilişkilerin bile tamamen ekonomik koşulların göz önünde bulundurularak kurulduğunun çok net farkındalar. Peki, ekonomi bu sosyolojik evrimi nasıl etkiledi? Takdir edersiniz ki bunun birçok boyutu bulunmakta. Başat olan boyut, sınıf farklılıklarının belirginleşmesi. Sadece ülkemizde değil tüm Dünyada art arda yaşanan ve adeta bir domino etkisi yaratan ekonomik krizlerin, özellikle de herkesi sarsıp tüm hayat koşullarının alt üst olmasına sebebiyet veren pandeminin de etkisiyle hammadde fiyatlarının artışını tetikleyip iğneden ipliğe her şeyin zamlanmasına yol açarak bilhassa birikimi ve yatırımı olmayan kesimi büyük dara düşürdüğü aşikârdır. Bundan kaynaklı geçim sıkıntısı giderek artmış, aile içi çatışmalar başlamış, bu çatışmalar sosyal ilişkilere de sıçramış ve nihayetinde yaşadığı günden mutlu olmayıp geçmişe özlem duyan bir toplum oluşmuştur. Hem ülkemizde hem Dünyada ekonomiyi iyileştirmek adına uygulanan ekonomi politikaları kimi zaman başarılı olurken kimi zaman başarısız olmuş ve bu başarısızlıklar maalesef geçim sıkıntısı yarasını daha da derinleştirmiştir” şeklinde konuştu.
“CUMHURİYETE OLAN ÖZLEM ÜMİT VAADEDİYOR”
Rüzgar, insanlarda ve özellikle çocuklarda geriye dönük en çok ülkenin kurulduğu yıllara olan özlemlerinin olmasına sevindiğini belirterek, “Şu da unutulmamalıdır ki, tüm Dünya ülkelerinin ekonomik darboğazda olduğu bir dönemde bizim ülke olarak bundan etkilenmememiz mümkün değildir. Ancak, küllerinden doğan, Cumhuriyet vesilesiyle sıfırdan bir ülke kuran bir halkın evlatları olarak o günlere özlem duyulduğunu görmek son derece ümit vaad edici bir durumdur. Bilhassa gençlerin 1923’e dönmek istiyor olmaları, tüm zorluklarla mücadele edebilecek kapasitede olduklarını ve mevcut ekonomi ne olursa olsun her şeyin yeniden toparlanacağına ilişkin umutlarını yitirmediklerini işaret etmektedir” açıklamasında bulundu.
Bursa’da 2 otomobil çarpıştı, 2 kişi yaralandı!