İlk yarı yazmaya değecek bir pozisyon, oyun ve hareket yok.
İlk 45 dakika saha zeminine (halı saha) alışalım dedi takım.
İkinci yarı başladı yine değişiklik yok.
Ne oynadığımızı ne yapmak istediğimizi bilen varsa anlatsın.
Bir atarız, kazanır gideriz havasında Bursasporlu oyuncular.
Yeşil Beyaz yazamıyorum, arma olmasa yeşil siyahlı takım kim diyeceksin?
Bu formaları kim çıkardı, kim giydirdi Bursasporlu oyunculara?
Akıl almaz!
Bizim rengimiz yeşil beyaz.
Bilmeyenler, bilenlere sorsun, öğrensin.
Ne zaman gol yedik?
Dakika 54’te.
İşte o andan sonra tempo koymaya, top oynamaya başladık.
Önde basıyor, rakip alanda pas yapıyor ve pozisyonlar yakalıyorduk.
Gol geliyorum diyordu ve (iyi ki almışız dediğimiz) Tayfun mükemmel vuruşla eşitliği 10 dakika sonra da Emrehan galibiyeti getiren golü attı.
Tempolu oynadığımız 10 dakika da işi bitirdik.
Bursaspor bu 10 dakikalık futbolu en azından 65-70 dakika oynamalı ve maçın son 15 dakikasında oyundan kopmamalı.
Çağatay’ın yerine oyuna giren Arda girdiği iki net pozisyonu değerlendirse sonuç beklemediğimize dönerdi.
Bursaspor böyle pozisyonlar vermemeli.
Saha zemini için ne yazalım?
Böyle zeminlerde 50 yaş üstü oynuyor.
Ne lig ne de kupa maçları oynanmaz, oynanmamalı ve federasyon acil olarak gerekeni yapmalı.
Velhasıl…
Arnavutköy maçı ile benzetme yapmayalım.
Yapanlar olacaktır da…
Yapmayın.
Takım da oyuncu eksikliği, halı saha ve rakibi küçümseme vardı.
İşin ciddiyetini yenik duruma düşünce anlayan Bursasporlu futbolcular oynadıkları 10 dakikalık tempolu oyunla maçı alıp turlamayı bildi.
Yalnız…
Bursaspor; Bursa’nın yeşili ve Uludağ’ın beyazı ile çok daha güzel yakışıyor sahalara.
Unutmayın bunu.
Biz bu takımı Yeşil Beyaz olarak gördük, sevdik ve aşık olduk.
YORUMLAR