Evet, mağlup olduk.
Belki de futbolda “olur böyle şeyler” deyip yolumuza bakmak lazım.
Ama bizim bu ligden şampiyon çıkmamız gerekirken, iç sahamızda yenilmek hiç hoş olmadı.
Er ya da geç puan kaybedecektik ama kimse kabullenemedi.
Transfere bir gün kala hocamız “3 forvetimiz var, transfere gerek yok” derken, ikisinin birden sakatlanabileceğini düşünmedi.
Beklentilerimizin yüksek olduğu Emrehan’ın da bu kadar kötü performans göstermesi kimsenin aklına gelmedi.
Musa’nın oynamamasının altında bir sebep var mı bilmiyorum.
Hocanın sisteminde Tayfun adeta domino taşı gibiydi; sakatlanıp çıkınca takım bir türlü toparlanamadı.
Yan paslarla çıkmaya çalışmak bize hiç uymadı hocam. “Üçlü defans oynatıyorum” diye Ertuğrul’un zaman zaman hücuma katkı vermesini engellememek lazım.
Ömer Erdoğan ve Serdar Aziz’den yıllarca gol yollarında ne katkılar aldık, hatırlayalım.
Sertaç ise bugün beni hayal kırıklığına uğrattı. Rakip takımı da tebrik etmek lazım; bizi iyi analiz etmişler.
Yer yer üst düzey futbol oynadılar ama oyunu soğutmak ve zaman kazanmak için yaptıkları da çok amatörceydi.
Gerçi, 40 bin taraftarın önünde deplasmanda oynarken bunu da haklı görebiliriz.
Dün akşamın iki güzel yanı vardı: Birincisi Dünya Yaşlılar Günü vesilesiyle yaşlıların sahaya çıkarılması ve alkışlanması, ikincisi ise her zamanki gibi muhteşem tribün desteği.
Başlıkta da dediğim gibi, bu “Osmanlı tokadından hep birlikte ders çıkarmalıyız.
Yoksa zorlu fikstüre girdiğimiz bu haftalarda çok canımız yanar.
YORUMLAR